Gayrimenkul, eşya hukukunun temel kavramları arasında yer alır ve Arapçadan Türkçeye geçmiştir. Taşınmayan anlamına gelen gayrimenkul arsa, bina, iş yeri, fabrika gibi yapıların genel adı olarak kullanılır. Türk toplumunda gayrimenkul özel bir yatırım aracı olarak görülür ve bu nedenle gayrimenkul işlemleri oldukça fazladır.
Her ay ortalama 100 bin adet gayrimenkul satışı yapılmaktadır. Gayrimenkuller hakkında yapılan kira, satış, satış vaadi, ipotek gibi tüm işlemler gayrimenkul hukukunun konusunu oluşturur. Gayrimenkul hukuku; eşya hukukunun özel bir alanıdır.
Diğer hukuk alanlarına göre oldukça kapsamlıdır ve her bir işleme dair birçok özel durumu barındırır. İnceliklerinin çok olması nedeniyle uyuşmazlıkların sayısı ve niteliği oldukça farklıdır. Bu nedenle gayrimenkul hukukuna ilişkin davalarda eşya hukuku hükümleri alanında yetkin bir kişiden hukuki danışmanlık alınması önemlidir.
Taşınmazlar hem özel hayatımızın hem de ticari hayatımızın bir parçasıdır. Bu nedenle gayrimenkul hukuku, çoğu zaman miras hukuku ve borçlar hukuku ile iç içe geçmiş bir şekilde karşımıza çıkar.
Taşınmazlar hakkındaki işlemlerin sorunsuz bir şekilde tamamlanması ve açılan davaların başarı ile sonuçlanması için olayın tüm ayrıntılarını bilmek ve bağlantılı hukuk alanlarında deneyimli olmak gerekir. Uygulamada taşınmazlar hakkında çıkan davalar genellikle 4 ana grupta değerlendirilir:
Tapu işlemleri resmi kurumlar tarafından yapılsa da teknik yetersizlik, sözleşmenin geçersizliği ve yanlış beyan gibi sebeplerle tapu kayıtlarında hatalar oluşmaktadır. Taşınmazın satışı sözleşmesini imzalayan kişinin 14 yaşında olması, satış sözleşmesinin sözlü yapılması, ismin tapuda yanlış yazılması gibi durumlar buna örnektir.
Hukuka aykırı şekilde düzenlenmiş bu tapuların kanuna ve gerçeğe uygun hale getirilmesi için açılan davalar tapu davaları olarak bilinmektedir. Anayasal bir hak olarak mülkiyeti koruma altına amacı güden tapu davaları, Aliye Hukuk Mahkemelerinin görev tanımı içerisindedir.
Tapu iptali ve tescil davaları, taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemede açılmalıdır. Davada hasım olarak ise hakkı olmamasına rağmen tapuda malik olarak gözüken kişi ya da kurum gösterilmelidir. Davanın açılma sebebi olarak aşağıdaki durumlar gösterilebilir: